3 Eylül 2010 Cuma

Kırmızı neydi? Red!

Elif' in konuşmasını sağlamak için onlarca kitap okuduğum, çılgın gibi "eğitici" oyuncaklar, çizgi filmler vs aldığım günlerde masanın başında kızım bak bu kırmızı, bu yeşil, bu sarı... Uğraşıp duruyordum.  I-ıh ağızdan tek söz çıkmıyordu...

Yavrum bu ne renk? Çıt yok... Deli olmak işten değil, konuş be çocuk diye kollarından tutup sarsası geliyor insanın, bak çikolata vericem... Tınmıyor bile...

Derken yuvaya başladı. Konuşmuyor ya, nasılsa laf da anlamıyor yuvanın içinde canı hangi sınıfa isterse gidiyor onlarla birlikte oluyor. Bu arada her ihtiyacını da kendi hallediyor. Susayınca gidip su içiyor, tuvalete kendi gidiyor hatta acıkınca mutfak tezgahına tırmanıp bulduğu yemeği bir güzel silip süpürüyor...

Bir gün bu serseri mayın haliyle 6 yaş gurubunun ingilizce öğrendiği sınıfa giriyor. Hayatında ilk kez o akşam elinde kırmızı kalemi yanıma geldi.. Kalemi uzattı ve aynen  şu cümleyi kullandı. Kırmızı neydi? Red! Red! ve yeşil kalemi uzattı Yeşil neydi? Green! Green! Böyle böyle bir hafta içinde 25-30 ingilizce kelimeyi türkçesi ile birlikte öğrendi. Biz de yaşasın başlıyor artık çığlıklarıyla doktora yollandık.

Prof. Dr. Aysel Ekşi ile aramızda şu konuşma geçti:

- Sen bu çocuğun ingilizce konuşmasını istiyor musun?

- Hayır!  Ama red demeden kırmızı demedi cadı...

- Bak yavrum, çocuk olumlu ilgi, olumsuz ilgi ayırd edemez. Onun derdi ilgidir. Sen ingilizce konuş demediğin için ingilizce başladı işe. Konuşma konusunda çok üzerine düşüyorsun. İlgini çekmek için bir şey yapması gerekmiyor, yapmaması yetiyor. Sen yine onunla oyna, sev okşa ona ilgi göster ama konuşsun diye bir süre bir şey yapma. Bak bu su, bu ekmek demeyi bırak artık. Gözleyelim bakalım ne olacak.

O gece çoktandır yapmadığımız yapamadığımız bir şeyi yaptık. Soframızı kurduk ve Elif' e hiç bakmadan, onu sofrada konuşturmaya çabalamadan karı koca sohbet ederek yemeğimizi yedik.

Gecenin bir noktasında yanımdan minik bir ses yükseldi.. Eppek veyiy misin? Ih ıh değildi artık. :)

O günden sonra bütün o nesne kartlarını kutulara doldurdum. O elinde kartla gelip bu ne diye sormadan da dönüp bakmadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder