8 Eylül 2010 Çarşamba

Şimdi okullu olduk...

Anlatmak istediklerimi aklıma geldikçe yazıyorum aslında, kronolojik sıra izleyerek değil, ancak haftaya 1. sınıflar okula başlayacak. Biz de ilk deneyimlerimizi sizinle paylaşalım istedim.

Öncesi bütün yaz "büyüdü artık bizim kızımız, aman da okula da başlayacak, okuma yazma öğrenecek, abla kız olacak" dolduruşlarıyla geçti. Elif hanım tutucu, yuvadan ayrılmak istemiyor... Okula gitmekten korkuyor.. Derdini tam anlatamadığından o panik, biz panik... Bir gün okulunu görsün tanısın diye okula götürdüm. Girdi, gezdi, sınıfının yerini, tuvaletin, yemek salonunun, kantinin yerini öğrendi. Çıtı çıkmıyor... Yolda arkadan bir ses geldi "Hedwig nerde kalıyo?"

Meğer Harry Potter gibi okula gidecek ve orada kalacak, bizden ayrılacak diye korkarmış.

Uzun uzun anlattık elbette, sabah servise bineceksin, okula gideceksin, orada arkadaşlarınla birlikte okuma yazma öğreneceksin, oynayacaksın, akşam da servise bineceksin eve geleceksin.

Yine de ilk gün pek kolay ayrılamadık. 2. gün de öyle... 3. gün kendi başına servise binip okula gidince kendini pek büyümüş hissetti. Bir hafta sonrasına kadar sadece...

İkinci hafta salı günü zil çalınca öğretmeni "Elif hadi sınıfa" demiş. Cevap "Ben gelmek istemiyorum!" Öğretmenimiz de yeni okula başladı, üzülmesin, ağlamasın diye ısrar etmemiş. Bir ders boyunca okulun içinde görevli eşliğinde gezmiş bizim küçük hanım. Kriz çarşamba günü patladı. Öğlen yemekten sonra çanta omuza alınmış ve "servis gelsin ben gidiyorum" buyurulmuş. Nuh diyor peygamber demiyor, sınıfa sokmak mümkün değil. Telefon açtılar...

Şunu söyledim. Tutun kolundan ve "Gir bakayım sınıfına.. Hemen!" diye sokun sınıfa. En fazla beş dakika ağlar ama bugün bunu yapmazsanız bir daha sınıfa sokamazsınız...

Tanrıya şükür öğretmenimiz gözü, gönlü, kulakları açık dünya tatlısı bir insan. Olumlu ilgi, olumsuz ilgi ayrımını da biliyor. Çoğu "sorunun" konuşmamaktan değil ilgi çekme isteğinden kaynaklandığını, meselenin öğretmeni arkadaşlarla paylaşamamak olduğunu çözünce sorun çözüldü. Aslında burada çoğu kilidi açan sözcük "normal". Konuşmayan, geç konuşan çocuk "anormal" değil, son derece normal artık. Normal davranmak her basamağı tırmanmayı çok daha kolaylaştırıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder