1 Eylül 2010 Çarşamba

Ne oldu da yazmaya karar verdim?

Çok sevgili bir çocukluk arkadaşımın da benim yaşadıklarımı yaşamaya başlayacağını fark ettiğimde kendi çaresizliğimi hatırladım.

Hep nedenler önemliydi. "Hamileyken sigara içmişsin ondan, yaşadığın yerin yakınında baz istasyonu var ondan, çocuğa fazla klip izletmişsin ondan, birbirinize çok düşkünsünüz azıcık çocuğa baksaydınız ondan, anne babanın yaşı toplam 60' ı geçmemeli ondan, hamileyken çok balık yemişsin çocukta kurşun birikmiş ondan, çocuk otistik ama yelpazenin neresinde ondan, fazla zeki ondan, çok üzerine düşüyorsun ondan, bakıcı canına okumuş ondan, her şeyi çok fazla vermişsin aklı karışmış ondan..." 

Kendimi, kendimizi suçlamamız için, çocuğa ilaç vermekten, oksijen tedavisi uygulamaktan neredeyse kurşun dökmeye varacak saçma sapan deneysel ve kimse kusura bakmasın ama aklı karışmış neredeyse kafası kesilmiş tavuk gibi koşturmaya neden olacak hale getirilmiş, "konuş lan bebe yoksa ben seni konuşturmayı bilirim" sinirinde bir anne babayla, çaresiz bir minik... Üstelik o da derdini anlatamadığı için sinir içerisinde.. Her işini kendi yapmaya çalışıyor.. Davranışlarını, istediklerini bir tek siz anlıyorsunuz ve "normal"lerin yanında hem eziliyor hem de dik durmaya çalışıyorsunuz.

Neydi sloganımız? :)

NEDENLERİ BOŞVERİN! BİZ ŞİMDİ NE YAPACAĞIZ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder